İstanbul

CRIF Türkiye'nin Ticaret Sicil Gazetesi'nin verilerinden derlediği rapora göre, Türkiye'de şirketlerin nabzı oldukça yüksek. Bu yılın ilk sekiz ayı ile 2017 ve 2018'in aynı dönemini karşılaştıran rapora göre; her iki saatte bir şirket konkordato ilan etti, iflaslarda yüzde 40 artış oldu, şirket kuruluşlarında ise yüzde 10 azalma yaşandı.

Verilerin Ticaret Sicil kayıtlarından CRIF'in yaptığı detaylı analizler sonucunda elde edildiğini belirten Ülke Müdürü Selim Tezel, şu değerlendirmeyi yaptı: "2016-2019 dönemini kıyasladığımızda şirketlerin eko sisteminde niteliksel anlamda bir farklılaşma olmadığını gözlemliyoruz. Bu dönemde tasfiye, iflas tarafında dalgalanma olduğunu görüyoruz. 2016'da bir miktar artış var ancak çok sert bir durum söz konusu değil. Makroekonomide yaşanan sıkıntılara rağmen şirketlerin, bu dönemi etkin bir şekilde yönetme deneyimini ortaya koyabildiklerini, risk yönetimini etkin yapabildiklerini gösteriyor. Buna rağmen şirket iflaslarında bir artış trendi söz konusu. 2017-2018 yıllarında aylık ortalama iflas eden ve tasfiye süreci tamamlanan şirket sayısının 2019'da arttığını görüyoruz. Aynı şekilde ekonomik büyümenin güçlü olduğu zamanlarda ayda 13 binin üzerinde şirket kurulurken, son yıllarda yeni şirket kuruluşunun gerilediğini görüyoruz. 2017-2018 yıllannda aylık 12 bin civarında şirket kurulurken, 2019 yılında aylık ortalama 10 bin seviyesine geriledi. Hükümet yeni programda 2020 için yüzde 5 büyüme hedefi belirledi. Büyümede yeni bir hikaye yaratabilirsek, şirketler açısından da iyileşmeler söz konusu olacak."

Tezel'in böyle dönemlerde şirketlerin ne yapması gerektiği konusundaki önerileri de şöyle oldu: "Müşterilerimize kendi havuzlarını daha sık güncellemelerini ve alacak yönetimini daha dikkatli yapmalarını öneriyoruz. Çünkü hala likit kalmak ve nakdi yönetmenin öneminin arttığı bir dönemdeyiz. Bu anlamda etkin alacak yönetimi çok önemli. Türk iş dünyasının veri odaklı olma dönüşümü sürüyor. Gözlemimiz şu: Bilgi, işletmelerin sahip olduğu en değerli üretim faktörü. Rekabet üstünlüğü yaratmak için bilginin sistematik ve planlı bir şekilde oluşturulması, sürekli olarak yenilenmesi ve kullanılmasının önemi de arttı. Veri odaklı (data driven) hareket etmek çok daha hayati bir anlam taşıyor."